Demre Escort Zeynep ile Sikişin Portakal Kasırgası

Demre, Antalya’nın Likya’nın izlerini taşıyan, portakal ağaçlarıyla bezeli bir kasabası. Gündüzleri, Myra’nın kaya mezarları geçmişin sessizliğini fısıldar, Noel Baba Kilisesi’nin taşları turistlerle dolar, sahilde balıkçı tekneleri usulca sallanır. Portakal bahçeleri her yanı sarar, hava tatlı bir esintiyle doludur, sokaklarda köylüler nar ve zeytin taşır; burası tam bir dinginlik yuvası. Gündüz sahilde ağ çekenler, kilisede dua edenler, bahçelerde meyve toplayanlar görülür; hayat yavaş ve huzurludur, güneş her şeyi altın rengine boyar. Ama güneş batıp gece indiğinde, Demre’nin sakin yüzü kaybolur. Antik taşlar ay ışığında parlar, portakal kokusu ter ve tutkuyla harmanlanır, kasaba sexin portakal renkli bir kasırgasına dönüşür. Gündüz dua edenler, gece zevkin kollarında kaybolur; rüzgârın sesi, azgın çığlıklarla birleşir. İşte bu Demre gecesinde, yarrak hastası escort Zeynep ile tanıştım. Zeynep, yirmilerinin sonunda, uzun kızıl saçları rüzgârda alev gibi dalgalanan, beyaz tenli, incecik beli ve dolgun kalçalarıyla aklını alan bir kadın. Sikine düşkün, her an onu ele geçirmek isteyen bir kasırga; seni gülüşüyle çeker, ağzıyla, amıyla, götüyle sikini ateşe verir. Onunla geçirdiğim gece, Demre’nin tatlı havasını tutkuyla doldurdu ve bana Demre Escort sikişin nasıl bir portakal kasırgası olduğunu öğretti. Zeynep, sikine tapınan bir yarrak hastası; onun bahçelerine düşersen sikini hazır tut, çünkü ya seni uçurur ya da küllerinde bırakır.

O gece her şey bir portakal bahçesinin ortasında başladı. Zeynep’i ağaçların arasında gördüm, üzerinde kısa bir şort ve askılı bir bluz, göğüsleri bluzu zorluyor, dudaklarında portakal suyu gibi tatlı bir parlaklık. “Demre benim sikiş tarlam,” dedi, sesi rüzgârı keserek, “ve ben yarrak hastasıyım, sikini toplarım.” Gözleri bahçenin yeşiline meydan okuyordu, ateşli bir gülümseme yüzünden eksik olmuyordu. Ağaçların gölgesinde bana yaklaştı, elini omzuma koydu, “Burası huzur sanılır, ama ben sikini anında alırım,” diye fısıldadı. Şortu sıyırıp çimlere yayıldı, bacaklarını açtı; hava portakal, ter ve am kokusuyla doldu. Sikim ona doğru çekildi, eliyle beni yakaladı, “Yanmaya hazır ol,” dedi, ve amı sikime değdi. O an Demre’nin ılık gecesi kavruldu; ağaçlar sallandı, yapraklar inlemelerine karıştı. Zeynep’in yarrak hastası yanı ortaya çıktı, sikimi sıktı, emdi, oynadı, diliyle adeta bir kasırga yarattı. “Bu sadece başlangıç,” dedi, dudakları sikimin ucunda dans ederken, “sikiş benim fırtınam.”

Sahile geçtiğimizde, Demre’nin gizli ritmi yükseldi. Deniz kıyısında dalgalar kumu yalıyordu, ay ışığı sahili turuncuya boyamıştı. Zeynep, kumların üstünde kalçalarını salladı, “Demre Escort sikiş burada alevlenir,” dedi, ve bluzu kuma attı. Şişkin götü ay ışığında parlıyordu, sikimi çağırıyordu. “Bu sahilde sikini benden kurtaramazsın,” diye güldü, kuma diz çöktü, götünü havaya kaldırdı. Dalgalar vururken, o sikimi eline aldı, “Demre’de sik benim,” dedi, gözleri tutkuyla yanarak. Gecenin serinliği, onun inlemeleriyle ısındı; sikimi sıktı, amına sürdü, yarrak hastası olduğunu her hareketiyle gösterdi. Kum taneleri tenine yapışırken, rüzgâr saçlarını savurdu, Zeynep’in götü sikimi bir kasırgaya çekti. Bu bir gece değildi, bir sikiş yangınıydı; dalgalar ritim tuttu, portakal kokusu havada uçuştu.

Gece ilerledikçe Zeynep beni Myra Antik Kenti’nin taşlarına götürdü. Antik tiyatronun gölgeleri uzarken, “Bu taşlar benim sikiş sahnem,” dedi, şortu bir basamağa attı, çıplak bedeni ay ışığında antik bir heykel gibi parladı. Rüzgâr taşlarda ıslık çalarken, Zeynep sikimi avladı, yarrak hastası bir açlıkla ağzına aldı, emdi, yaladı, dişleriyle hafifçe ısırdı. “Beni tarih sanma,” diye kahkaha attı, sesi antik duvarlarda yankılanarak, “ben portakal fırtınasıyım.” Taşlarda her sikiş bir dalga gibiydi, her nefesi sikimi daha çok istedi. Götünü bir sütuna yasladı, “ Sikin bende kalır,” dedi, ve amı sikimi sardı, sıcak ve sıkı. Zeynep’in enerjisi Demre’nin gecesini tutuşturdu; taşlar titredi, rüzgâr inlemelerine eşlik etti. Basamaklara uzandık, terimiz antik toza karıştı, Zeynep sikimi amından çıkarıp götüne kaydırdı, “Bu gece bitmez,” dedi, ve beni içine aldı. Bu bir sikiş değil, tam bir Likya ateşiydi; tarih bile onun azgınlığına tanıklık etti.

Sabaha doğru Demre’nin tepelerine, bir portakal ağaçlı yamaca çıktık. Kasaba aşağıda uyurken, Zeynep çimlere oturdu, “Demre Escort sikiş burada zirveye çıkar,” dedi, bacaklarını açtı, “ve ben sikini burada kavururum.” Hava serin, portakal çiçekleri kokuyordu ama Zeynep’in teni yanıyordu; sikimi eline aldı, amına sürdü, “Huzuru unut, ben yarrak hastasıyım,” diye güldü, sesi yamaçta yankılandı. Götü sikimi çağırdı, ağaca yaslandı, her hareketi vahşi ve ritmikti; rüzgâr onun inlemeleriyle doldu, dallar onun çığlıklarına tempo tuttu. “Beni söndüremezsin,” dedi, sikimi sıkarken, ve bir kez daha amına aldı, sonra götüne kaydırdı, sırayla her yerini bana sundu. Demre’nin manzarası, Zeynep’in sikişiyle bir kasırgaya dönüştü; portakal kokusu bile onun ateşini bastıramadı.

Son durak, Demre’nin ıssız bir koyuydu, denizin kayalara çarptığı, balıkçıların terk ettiği bir yer. Zeynep kayalara tırmandı, “Burada sikini portakala boyarım,” dedi, ve amını açtı. Rüzgâr saçlarını savururken, sikimi ağzına aldı, yaladı, emdi, diliyle bir serenat çaldı; yarrak hastası enerjisi kayalıkları titretti. “Yavaşlık mı istiyorsun?” diye alay etti, “Onu dalgalara attım.” Kuma yayıldık, dalgalar ayaklarımızı ıslatırken, Zeynep sikimi amına aldı, hızlandı, inlemeleri koyu doldurdu. Götünü bana sundu, “Bitirelim,” dedi, ve sikim içindeyken çığlık attı. Her sikiş bir zaferdi, her dalga onun ritmine uydu; Demre, Zeynep’in azgınlığıyla yeniden şekillendi.

Zeynep ile Demre’de geçen gece, bahçelerden koylara, antik taşlardan yamaçlara uzanan bir zevk kasırgasıydı. Sikimi avladı, amıyla tutuşturdu, götüyle çıldırttı, her anını bir fırtınaya çevirdi. “Sikiş benim krallığım,” dedi son olarak, dudakları ıslak ve portakal kokusuyla titrerken. Sikinde cesaret varsa, Zeynep seni bekliyor. Ama dikkat: Bu Demre yarrak hastası escort, sikleri amıyla portakal bir ateşe hapseder.